“Babasını öldürme” cezasından İstiklâl Mahkemesi’ne, Bodrum sürgününden karısı Aniesi’nin akıbetine: İşte Cevat Şakir’in gerçek hikâyesi

“`html

Habertürk köşe yazarı Muhsin Kızılkaya, NOW’da yayımlanan ve son zamanlarda dikkatleri üstüne çeken “Şakir Paşa Ailesi: Mucizeler ve Skandallar” dizisine dair, yazar-ressam Cevat Şahir Kabaağaçlı’nın yaşam hikâyesini ele aldı.

Kızılkaya, “Homeros Destanı’nda Yunan tahrifatı ve Cevat Şakir” başlıklı yazısında, iddialara göre babasını öldürdüğü sebebiyle cezaevine düşen ve ardından İstiklâl Mahkemesi’nde yargılanarak Bodrum’a sürgün edilen Kabaağaçlı’nın, buradaki yeni hayatını “Halikarnas Balıkçısı” olarak nasıl kurguladığını aktardı.

Cevat Şakir’in, dizide tasvir edildiği üzere, babası ve eşi Anise arasındaki bir ilişki yüzünden cinayet işlediği iddialarının gerçeği asla aydınlanmadığını belirten Kızılkaya, Anise’nin başına gelenlerle ilgili olarak “Selçuk Altun’a göre, cinayetten sonra kızıyla birlikte İtalya’ya giden Agnezi, bu süreçte kızıyla babasından konuşmayı yasakladı. Muttara da daha sonra Çinzia adında bir kız dünyaya getirdi. Annesinin anlattığına göre, Agnezi, hayatı boyunca kayınpederi Şakir Paşa‘nın Büyükada’da çekilmiş bir fotoğrafını yatağından eksik etmedi.” şeklinde bir bilgi sundu.

Kızılkaya’nın yazısından alıntılamak gerekirse:

Günümüzde bir televizyon dizisi ile “mucizeler ve skandallar” konusuna yapılan atıf, “Şakir Paşa”nın oğlunun ruh halini anlamaya yönelik bir ipucu sunuyor. Cevat Şakir, Ege Denizi’ni yuvası olarak seçmiş görünse de gerçek bir sürgündeydi. Zira kendinin koyduğu adlandırmayla, bu durumu “Mavi Sürgün” olarak tanımlıyordu. Ankara İstiklal Mahkemesi, kendisine verilen üç yıllık “kalebentlik” cezasını tamamlaması için onu Bodrum’a gönderdi. Ancak kesin bilgi verildiği üzere, Cevat Şakir, bu duruma sebep olan şeyh Sait isyanı sırasında, Zekeriya Sertel’in “Resimli Ay” dergisinde yayımladığı bir makaleye takibi dolayısıyla sürgün edildi.

Şakir Paşa ve Cevat Şahir Kabaağaçlı

Cevat Şakir, babasını niçin öldürdüğüne dair hiçbir açıklama yapmamış, arkadaşları da “sorsak da anlatmazdı” diyerek bu durumu üstü kapalı bir sır olarak bırakmıştır. Bu sır, onunla birlikte mezara gitmiş ve geride birçok dedikodu bırakmıştır. Azra Erhat’a yazdığı mektuplar, 1975 yılına dek, bu konuya dair herhangi bir bilgi içermemekteydi. Bu mektuplardan sadece birinde, kısaca olaydan bahsetmiştir. 19 Aralık 1958’de kaleme aldığı bir mektupta, “o fatal geceyi” şöyle anlatmıştır:

“(…) Ayın ışığı altında geçen münakaşa, çok derin ve şiddetliydi. Babam çiftlikte sıkça suikast korkusuyla yanında birçok silah bulunduruyordu. Tartışma bu denli büyüyünce, üzerime ateş etti. Ben de orada bulunan bir tabancayı alıp -ama onun elinin silaha gittiğini görünce- ateş ettim. ‘Il ya eu deux coups’ (İki el ateş edildi). Önce onun… hemen ardından benim… aynı anda gibi. Eğer bu münakaşa sürseydi, ben ölecektim. Hayır, o öldü! Ama ben bir mahvoldum. Onun ölümünü yaşadım ama vicdan azabı çekmedim. Ayrıca kendime olan güvenimi kaybettim.”

İşte her şey bu kadar…

Uzun zaman sonra, Cevat Şakir’in evlendiği İtalyan kökenli eşi Agnezi yüzünden babasını öldürdüğü söylentileri devam etse de gerçekte olanı kimse bilemedi. (Selçuk Altun’un verdiği bilgilere göre, Cevat Şakir’in Agnezi’den Muttara adında bir kızı vardı… Agnezi, kocasının hapse girmesinin ardından kızıyla birlikte İtalya’ya gitmiş ve orada kızıyla babasından konuşmayı yasaklamıştır. Muttara’nın da sonraki nesilde Çinzia adında bir kızı oldu ve Agnezi, vefatına dek kayınpederi Şakir Paşa’nın fotoğrafını yanından eksik etmemiştir.)

Cevat Şakir, babasını öldürmekle suçlandığı bir mahkeme sürecine tabi tutuldu ve 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Yedi yıl hapis yattıktan sonra verem hastalığına yakalandı ve dışarıda ölmemesi için serbest bırakıldı. Çıkılışında sağlığına kavuştu ancak ailesine dönme imkânı bulamadı. Kendini topluma aykırı hale gelmiş birisi olarak görüyordu. Zekeriya Sertel’e göre, kendisi halk arasında görünmeye “cesaret edemedi”.

Bir akşam, Babıali’den yorgun argın evine geldiğinde kapıda bir grup polis onu bekliyordu. Alınarak karakola götürüldü ve karakolda, tutukluluğunun sebebini sonradan öğrenebildi. Hatıralarında belirttiği gibi, ertesi gün Haydarpaşa Garı’na getirilmiş, burada Zekeriya Sertel ile karşılaşmıştır.

Nihayet mahkemesinde suçlamak üzere görüşme yapıldı. Memlekette bir isyan söz konusu olduğu bir anda askeri isyana kışkırtan bir makale yazmışlardı. Cevat Şakir, Zekeriya Bey’in dergisinde Cumhuriyet öncesi bir olayı anlatmıştı. Birinci Cihan Savaşı dönemine ait anekdotları detaylandırmıştı. Ancak mahkeme heyeti, yazıyı yanlış anlamıştı. Suçlu olarak hafızalarına yerleşen bu anlam doğrultusunda mahkeme başkanı, her birinin üçer yıl kalebent cezasına çarptırıldığını açıkladı. Sevinç içinde Zekeriya Bey Sinop’a, Cevat Şakir ise Bodrum’a yola çıktı.

Bodrum’da iyi kalpli bir kaymakamla karşılaşan Cevat Şakir, savaştığımız kaleye kapatılmak yerine çarşının içinde, aylık kirası sadece 25 kuruş olan bir Bodrum evinde cezasını çekme şansını elde etti. Bu an, onun için bir cennet gibi geldi.

Kendini Bodrum’un mavi sularına kaptırarak, burada yazmaya, keşifler yapmaya ve balıkçılık peşinde koşmaya başladı. Kendine bir kayık alıp adını “Merhaba” koydu; burada geçirdiği günlerde zamana adeta meydan okudu. Bu arada, devlet cezasının kalan kısmını İstanbul’da tamamlama kararı aldı. Zaten Bodrum’u bıraktıktan sonra tekrar buraya koştu. Bir süre sonra burada yeniden evlendi ve belediyeye bahçıvan olarak kabul edildi; çocuk sahibi oldu ve yaşantısını yeniden oluşturdu ancak sonuçta İzmir’e yerleşme zorunluluğu doğdu.



Neden bir kız çocuğu babasını öldürmek ister?



Günün öne çıkan haberleri…

TIKLAYIN – DEM Parti’den İmralı görüşmesine dair açıklama: Öcalan’dan “Çağrı yapmaya hazırım” mesajı

TIKLAYIN – Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum: Türkiye Cumhuriyeti Devleti Kürtlerin de milli devletidir; Türkiye yüzyılı, Türk ve Kürt yüzyılıdır

TIKLAYIN – Güney Kore’de yolcu uçağının inişte kontrolden çıkması sonucu 167 kişi hayatını kaybetti

TIKLAYIN – 3 günde 4 uçak kazası: Uçaklara neler oluyor?

TIKLAYIN – DEM Parti heyetinin İmralı ziyareti: Yeni sürecin ilk adımı mı, 2013-2015 arasında çözüm sürecinde neler yaşanmıştı?

TIKLAYIN – Ertuğrul Özkök: Karanlık 2024’ün aydınlık 20 insanı: 1 numara normal, bazıları sürpriz

TIKLAYIN – Prof. Dr. Ortaylı’dan “kalabalık yalnızlık” eleştirisi: Maalesef TDK çok yanlış kelimeler belirliyor, kullanmamanızı tavsiye ediyorum


“`

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

esenyurt escort
beylikdüzü escort
istanbul escort
bahçeşehir escort
bakırköy escort
şirinevler escort
şişli escort
esenyurt escort
avcılar escort
beylikdüzü escort
esenyurt escort
beylikdüzü escort
beylikdüzü escort
taksim escort
bakırköy escort
beylikdüzü escort
Ümraniye Escort
Ataşehir Escort
Maltepe Escort
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx xxx